25 Mart 2012 Pazar

CENAZEME DE BEKLERİM.....

       Six feet under ı izlerken aklıma kendi cenazem geldi. Genelde bu işi aile ve yakınlar halleder, ölüye karşı son görevlerini yerine getirirlermiş. Lakin insan işini başkasına bırakmamalı, ölmeden önce nasıl kendi işimi kendim yapıyorsam cenazemi de kendim hazırlamalıyım dedim. Gerçi ufukta ölüm falan yok ama belli mi olur evin içinde otururken pat diye giderim falan. Hazır olsun benim cenaze planım.
    
   Ölüm şeklimi de düşündüm. Önce silah alıp yatağımda kendimi vurup ölsem dedim... Bizimkiler aklıma geldi. Yatıyorum diye beni öyle bırakırlar(geç kalkarım da biraz) . Akşam yemeğine çağırmak için gelir annem. Sonra ne görsün kanlı, buz gibi bir beden. Kadına orada felç gelir.Ben gidiyorum diye ailemi böyle felaketlere sürüklemeyeyim...
       Acaba bir denize falan atlasam mı dedim. Ama burada deniz yok .Sonra ben yüzme bilmiyorum. Hem  o ceset suda şişer falan kötü yani.
        En sonunda kahramanca bir ölüm yakışır bana dedim. Ben bankadayken bir adam tam önümdeki küçük kızı rehin alsa, ben adama yalvarsam "yapma etme, o kız sürekli ağlar, dikkatini dağıtır, gel sen beni al, öyle dururum ben" desem adam insafa gelip kızı bıraksa (zaten kızın anası feryat figan bağırıp adamın üzerine atlamaya çalışıyordur, kızı bir yandan anası bir yandan çekilmez bu iş deyip beni alır) sonra adam herkes yatsın yere diye bağırsa, bu sırada birkaç kişi bankadan dışarı fırtsa... Sonra da polisler gelse, ben de adamın zayıf anında elindeki silahı almaya çalışırken tam kalbimden vurulup ölsem.
        Basın, gazeteye şöyle başlıklar atar: "Küçük kızı kurtarmak isterken kendisi öldü, Kahraman Türk kızı" . Her akrabam başka bir kanala çıkıp benim kahramanlığımdan, okul başarılarımdan falan bahseder.
       Neyse işte cenaze günüm gelir. Kurtardığım kızın ailesi bizimkilerle beraber yürür. Onlar yürürken bando (?) arkadan Bach'tan Erbarme Dich'i çalar. Bende o sırada tanrıdan bana merhamet etmesini dilerim. Sonra basın gelir tabi. Anamın ağlak fotolarını çekip gazeteye koymak için. Tabutun önünde biri vesikalık fotomu taşır (en yakın vesikalık fotom lise sınavına girişte çekildi. Bana fotoğrafçı yolu gözüktü).
      Tabutum parlak siyah olsun böyle güneşte parıl parıl parlasın. Üzerine örtü falan istemem. Sonra gömüleceğim yere gelsinler. İşte toprağa tabutla koysunlar, kefenle atmasınlar beni mezara. Kefenim de beyaz olmasın sevmem ben beyaz rengi, siyah olsun. Yanıma da Aşk ve Gurur, Karamazov Kardeşler kitapları ile Cenneti Beklerken, Aşk ve Gurur, Persuasion filmlerini koysunlar. Öte tarafta sürekli cennet bahçelerine dolaşamam ya azıcık izler, okur. vakit geçiririm.
       Beni gömerler tabutumla, eve gider helvamı dağıtırlar. Gene ağlaşırlar işte. Akşam haberlerinde de kahraman kızı son yolculuğuna uğurladık gibi şeyler söyler ağlak ses tonuyla bir spiker.
       Adını şimdi hatırlamadığım bir şair "20. yüzyılda bir gün sürer ölüm acısı" gibi bir şey söylemişti. Benim verdiğim acı da son bulur böylece. Artık doğum günümde, ölüm günümde ya da bayramlarda ziyarete gelirler.
       Sonra gelir mezarıma kabir melekleri, sorgulamaya başlarlar beni. Her zamanki tavrımı sürdürüp eleştirmeye başlarım onları, nedir bu yani, niye sorguluyorsunuz, susma hakkımı kullanmak istiyorum. Onlar benden bunalıp kaçarlar. Bende öyle yalnız başıma kendi ölüme ağlarım....

NOT: Eğer sağlamsa organlarımı alsınlar. Mezarda çürüyeceklerine benden sonra da yaşasınlar.

19 Mart 2012 Pazartesi

İSVİÇRELİ BİLİM İNSANLARINA ARAŞTIRMA KONUSU


      Kadına tecavüzü engelleyecek bir yöntem buldum. Bilmiyorum İsviçreli bilim insanları benden önce keşfetti mi bu yöntemi? Eğer etmedilerse gidip patentini alayım.

     Yöntemimiz cinsel isteği kısa süreli olarak engelleyecek bir iğne. Geçen, meclise çocuk tecavüzcülerini hadım edelim diye bir önerge gelmişti ama o süreklilik arz edecek bir uygulama idi. Benimkinin etkisi 1 saat falan sürsün yeter.

     Birinin sizi takip ettiğini fark edince çıkartıp saplayacaksın iğneyi. Olay budur... Ne güce gerek var ne de atraksiyonlu harekete... Çıkar ve sapla :)  Zaten Türk erkeğinin bir iğneden bir de dişçiden ödü kopar. Bırak saplamayı iğneyi görür görmez pardon abla deyip topuklamaya başlayacaktır. 
    
        Evlilik içi tecavüz için de nikah memuru evlilik cüzdanını geline verirken iğneyi de uzatsın. Maazallah bir şey olursa diye...