2 Aralık 2013 Pazartesi

Sınavlar ve Ben


  İlk çok katılımlı sınavım LGS (Liselere Giriş Sınavı) idi. Dershaneye falan gitmemiştim. Sınava 1 ay kal test çözmeye başladım. O da laf olsun diye. Sınav yeri Bakırköy'dü. Sabahın köründe kalkıp gittik. Saat o kadar erkendi ki biz okula gittiğimizde hademe daha yeni okulu süpürmeye başlamıştı. Bizde bir sahil yapalım dedik. Parkta oturduk, ben biraz sallandım. Sonra okula döndük. Karanlıkça bir sınıfta soruları cevapladım. Birkaç ay sonra da bir anadolu lisesine girmeye hak kazandığıma dair kağıt geldi. Adıma düzenlenmiş, beni ciddiye alan ilk belge. Sonraki 4 yıl boyunca ÖSYM ile irtibatı kestik. Zaten benden sonraki sene LGS değişti, OKS oldu. Hatta FOX da OKS Anneleri diye bir dizi bile yapıldı. Sınavlar yalnızca çocuğun değil tüm ailenin meselesi haline geldi.     
       Lise sonda gene yollarımız kesişti ÖSYM ile. Bu sefer adına şarkılar yapılan, hatta film çekilen sınav, gençlerin korkulu rüyası ÖSS için başvuru yaptık. Liseye dershaneye gitmeden girmiştik ama üniversite için yardım şarttı. Son sene yazıldık bir dershaneye. Sayısız soru çözdüm. Bir sürü kitap, fasikül okudum. Ama hiç tedirgin değildim. Herkes korkuyordu, ya yapamazsam, ya kazanamazsam diye. O sene boyunca 1 kez bile aklıma kazanamama ihtimali gelmedi. Yılın başında kazanmak istediğiniz üniversite ve bölümleri yazın diye 5 maddelik bir kağıt vermişlerdi. Ben yalnızca 2 tane yazdım. İstanbul hukuk ve Ankara hukuk. Hoca niye diğerlerini de doldurmadın diye sormuştu. Gerek yok dedim. Gerçekten de gerek kalmadı bir 3. tercihe.
       ÖSS ye Yenimahalle'de girdim. Uzak olmayan ama şehir içinde medeniyetten bağımsız bir ortamdı. Biraz erken gitseydik belime kadar boy atmış çayırların içinde piknik yapabilirdik.
        Dershanenin deneme sınavlarında kendi bölümüm olan eşit ağırlık sorularının yanında SOS 2 de çözüyordum. Çünkü bazen Mat2 de bir soruya takılıp kalıyordum, biraz inatçılık edip aynı yöntemi tekrar tekrar deniyordum. Tabi ki yanıt çıkmıyordu. İşte bu noktada Sos2 ye geçiyordum. Onları güzel güzel yanıtlayıp Mat2 ye geri dönüyordum. Kısa süreli belleğim zayıf olduğundan eski yöntemi unutup yeni bir bakış açısıyla soruyu çözüyordum. ÖSS de aynısını yaptım. Hatta abartıp Fen2 ye de baktım ama öyle bakakaldım. Sonra kitapçığın başına dönüp kontrol işlemini gerçekleştirdim. Zaman sorun olmadı. Sonuç SOS2 de Türkiye 102. si , EA da 1200 lerdeydim.
       Sınav sonucunu aldıktan sonra tüm tercihlere hukuk yazarak tercih listesinin tamamını dolduramadım. Biraz da boş kalsın dedikten sonra son tercihime ÖSYM ile dalga geçercesine Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi yazmıştım. Aldığım puanla onun arasında o kadar büyük bir puan farkı vardı ki bölüme yüzyılın 1. si olarak girebilirdim. Yanlış tercih kurbanı olarak kütüphaneci olabilirdim yani. Keşke olsaydım.... Kitaplar en sevdiğim şey. Ama ondan daha çok sevdiğim şeyler vardı o zaman: Para ve güç. Bu sebeple birinci tercihim olan 6sütuna girdik.
      Benden sonraki sene gene sistem değişti. Yılların ÖSS'sini bir kalemde silip YGS, LYS kardeşlerini getirdiler ve ben gene 4 yıl boyunca gene ÖSYM'nin kapısına uğramadım. Yılsonunda adli ve idari hakimlik sınavlarına  girmem gerek. Onun öncesinde bir pratik yapayım, ÖSYM'nin kalemi, silgisi nasıldır diye YGS' ye başvurdum. İtiraf ediyorum tek sebep bu değildi Eğer yüksek puan alırsam sırf öğrenci kimliği almak için tercih yapacaktım Hatta tarih yada sanat tarihi kazanırsam tekrar okumayı düşünüyordum.
      Sınav yerimiz Keçiören.10 daki sınav için 8.20 de sınav yerindeydik. Bekle bekle bekle. Beklemek kadar yorucu bir şey olamaz. Neyse ki hali hazırda bir üniversitemiz vardı. Kazanamasak bile 6sütun bizi bağrına basardı. Saat 9'u biraz geçe bizi içeri aldılar. Yeni yapılmış bir ilkokul. Küçüçük bir sınıf ve minicik sıralar. Bünyem amfilere alışmış, o kadar garipsedim ki. Mevcudu yüzlerle ölçülen sınıfımın yanında 15 kişinin olduğu bir sınava girmek çok gerdi beni. Okulun içine de erken girmiştim, çıkıp gitsem mi diye düşünmedim değil. Duvarda İngilizce fiillerin çekimleri vardı, onlarla oyalandım. Sonra sınav başlamasına yakın bir amca geldi (ahh bu amcalar) tam arkama oturdu ve başladı burnunu çekmeye. Biri arkamda yüksek tonda nefes alsa bile ürperen ben sınav boyunca ne yapacağımı kara kara düşündüm.
         Veee sınav başladı. Paragraf okumaktan gına geldi. Ben dilbilgisi çalıştım o kadar, bilsem kitap okurdum sadece. Tarihe az çalışmıştım ama yorum ve eski bilgiler sayesinde onları da yaptım. Felsefeye hiç çalışmadım ama onu da yaptım. Coğrafyaya çalıştım onu da yaptım. Aslında ben çalıştım çalışmadım diyorum ama tüm YGS hazırlığımı yalnızca son 1 hafta yaptım. 4 yıl önce bayağı çalışmıştım. Daha çok onları hatırlayarak çözdüm sanırım. Yoksa hukuka 1 hafta çalışsam o dersten kalırım yani. Matematiği de yaptım demek isterdim ama ÖSS'deki kadar iyi yapamadım. Fene de biraz el attım. Bu sefer ilk 5000 de yer buldum kendime. Hacettepe sanat tarihini kazandım. Ama 6 sütunun bürokratik işlemlerinin uzaması sebebiyle diplomamı geç aldım. Haliyle kayıt yalan oldu. Kul hakkı yemeye çalışırsan böyle olur Poena.
      Daha sonra bir KPSS macerası yaşadım. İlk kısımda vitaminsiz kalasıca veletler yüzünden zaman problem yaşadım. Hukuk kısmında ise süre fazlalığı ancak benim çözebileceğim alan kısmının azlığı, ilk 150 dk dolmadan çıkamamak vb. bir süre şey sebebiyle hayatımı gözden geçirdim, ben mezun olup ne yapacağım dedim, Prens Henry üzerine hayaller kurdum, bir çay olsaydı da içseydik ... öyle işte. Sonuçta bir sürü puan topladım ama hiçbiri  işime yaramadı.
      Veee özlemle beklediğimiz sınavlardan ilkine, idari hakimlik sınavına, katıldım. Para yatır, ÖSYM bürosunda saatlerce bekle, sonra bakanlığa belge tesliminde bulun. Sınava gir. Netice mi? Şu ana kadar karşılaşmadığımız bir şey. Kocaman  bir 'KAZANAMADINIZ' ibaresi. Tabii ki beklediğim sonuç buydu. Çünkü sınava hiç çalışmadım. Tamamen bilinçli bir tercihti bu. 4 yıllık hukuk eğitimi yorgunluğunu evde dinlenerek atmak istedim. Ama şu ibare içime oturdu. Kocaman yahu. Pankart yaptırsaydınız. Bizimkilere daha önceden benden bu sene bir şey beklememelerini belirtmeme rağmen bir hayal kırıklığı hissetmedim değil. Başka hayal kırıklığı yaşatmam umarım.
      Önümüzdeki maçlara bakıyoruz. 22 Aralık'ta da adli hakimlik ve savcılık sınavı var. Ona da çalışmadım. Şimdiden 'KAZANAMADINIZ' ibaresine alıştırayım kendimi.