15 Mayıs 2012 Salı

Barajı geçersem kızıma kardeş yapacağız...

       Çocuk doğurmanın hep kutsal bir şey olduğu söylenir. Ama bir şeyi kutsal yapan onun ulaşılmazlığı, korkuyla karışık saygı duyulabilir olması, gizemliliği, bilinmezliği değil midir? Kural olarak her kadın çocuk doğurabildiğine göre kutsallık orta malı haline gelmiş olmuyor mu?


       O zaman neden çocuk, çocuk doğurmak kutsal görülür? Mucizevi anlamlar yükleyip nüfusumuz daha arttırılmaya çalışılır, bakılamayacak bile olsa doğurdukça doğrulur?
      
     Erkekler için çocuk soyun devamını sağlaması açısından önemlidir. Genetik açıdan kız da soyun devamını sağlar. Ama erkekler soyun yanında soyadının da devamını ister. Bu nedenle erkek adamın mutlaka 1 tane erkek evladı olmalıdır. Bu durumda erkeklere yöneltilecek soru şu olmalıdır: Senin soyunun/soyadının kıymeti nedir? Sanki kendisi padişah da devletin devamı için bir şehzadeye ihtiyaç var. Soyadı açısından bakarsak da Yılmaz ya da Kaya soyadlı kimseler soyadım devam etsin çabasına girmemeleri gerekir, zira her yerde onların soyadaşlarından var. Eski zamanlarda yaşasak, kızsa başlık parası gelir, oğlansa tarlada çalışır, iş gücü olur denirdi ama günümüzde o da kalmadı. O zaman niye evlat istersin be adam?

       Kadın için çocuk bir nebze daha önemli kabul edilmiş. Ne de olsa cennet anaların ayakları altındadır. Bence yorumlanması gereken bir cümle (Hukukta da kanun maddelerinin yorumu yapılıp bir cümleden 10 farklı sonuç ve bir o kadar doktrin yaratılır ve öğrencinin bunları bilmesi istenir).

1.görüş: Tüm analar cennetliktir, sen de cennete gitmek istiyorsan anne ol.
2. görüş: Cehennem, cennetin üst katındadır. Tüm analar cehennemdedir, haliyle cennet anaların ayakları altında(ki kattadır).
3.görüş: Cennet anaların ayakları altında denilmiş, amma velâkin bütün anaların ayakları altında denmediğinden iyi analar cennete, kötü analar cehenneme gider.

      Şimdi ilk görüşü kabul edecek olursak tüm anaları yalnızca ana olmaları sebebiyle cennete gönderdik, bir diğer kalıp yargı olan ‘tüm şehitler cennete gider’ i de kabul edersek ve günümüzde herkese ...şehidi demeye başladığımızdan analar dışında kalanlar da şehitlik payesiyle cennete gider. Bu durumda cehennem içi boş bir kavram olur ve var olmasıyla çelişki yaratır. O zaman neymiş, 1.görüş geçersiz

       2.görüşü kabul edersek, iyi insan-kötü insan ayrımı yapmadan sadece ana diye bir kimseyi cehenneme göndermek olmaz. Zira cehennemi hak eden var hak etmeyen var. 2.görüş de geçersiz

       Doktrinde kabul edilmesi gereken ve benim tarafımdan da desteklenen 3.görüş en makul olanı. Öyle ana oldum, cennete gideceğim demek olmaz. 3.sayfa haberlerinde ne analar görüyoruz biz.

        Bence çocuk doğurmanın kutsal olduğu miti erkeklerce yaratıldı. Zaten bir şeyin saçma olduğunu gizlemek, onu eleştirilerden korumak istiyorsan ona kutsallık atfet. Kadının elinden her şey alınmış. Alamadıkları tek şey ne? Çocuk doğurmak. O da bir angarya zaten. Bunu gizlemek için de ona kutsallık yüklendi, cennet senin ayaklarının altında dendi. Kadın da elinde kalan tek şeyle, çocuğuyla gururlanmaya kalktı. Ne yapabilir ki? Ne siyasette, ne sanatta ne de hayatta bana yer yok, batsın bu dünya deyip intihar etmek yerine “aslanlar gibi çocuk doğurdum, anayım ben” deyip kendini aldatma, avutma yolunu seçti. Kutsal olduğu söylendiği için kadının bunu kötülemesinin de önüne geçildi. 9 ay karnında taşı, sonra doğum sürecinde birçok acı çek, sürekli ağlayan, yakınan bir evladın olsun, büyüdükten sonra da verdiği keder eksilmesin ama gene de seni, onu sevmeye mecbur bıraksınlar. Ama neydi analar kutsaldı demi.. Hadi oradan ya..Al kutsallık senin olsun.

        Benim gibi bu düzeni eleştirenlere de “Hele bir çocuğun olsun görürsün” denilerek müstehzi ifadeyle süzülmek kaldı. Zaten kalıp yargıları eleştirenlere hep böyle denmez mi? “Hele bir evlen görürsün”,“Hele bir çalışmaya başla görürsün”... Bunları duyunca hayatımı hiç yaşamamış gibi hissediyorum. Öyle değil mi ama? Sanki hayatım çalışınca, evlenince, çocuk doğurunca başlıyor. O zamana kadar ki tüm evreler boşuna mı yaşanıyor yani.

      Hangi aile biz bu çocuğu planlayarak, ölçüp biçerek yaptık, ona en iyi genlerimizi verdik, mükemmel olacak bu çocuk diyebilir. Çocuk, haz vermesi için yapılan eylemin yan ürününden başka bir şey değil midir? Cinsel birleşme ile amaçlanan haz almaktır. Çocuk ise bu ilişkiden doğan ve taraflarca ‘eee bir halt ettik, sonucuna katlanalım, çocuğu kabul edelim, sevinelim’ denilen bir varlık. Sperm ile yumurtanın buluşup kaynaşması. Sınavlar yaklaştı, sivilcelerim arttı diye iyice nefret etmekteyim bu ikiliden. Ne gereği vardı koşa koşa yumurtaya yapışmanın... On binlerce sperm vardı orda, niye beni yaratacak olan yarışı kazandı? Keşke başka bir sperm ulaşsaydı o yumurtaya. Bende var olmamanın mutluluğuyla dolsaydım. Hem bana sordunuz mu doğmak istiyor musun diye? Sorsalardı kesinlikle hayır derdim. Ne işim var benim dünyada. Bir sperm, kanalizasyona gitmeyeyim diye yapışmış yumurtaya, sonra da ben olmuşum. Ne muhteşem bir durum... Çocuk haklarına aykırı sayılsın bu hal. Benim de bir çocuk olarak yaşamayı istememe hakkım olmalı. Yeni anayasaya koysunlar bu hükmü.

NOT: Başlık, yarışma programına katılmış bir adamın konuşmasından alındı. Beyefendi kızına söz vermiş, eğer barajı geçerse kızına kardeş yapacaklarmış. Pazarlık konusu edilmiş, kızıyla yapılan anlaşma sonucu doğacak kutsal çocuk...Peeehhh....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder