Barajı geçersem kızıma kardeş yapacağız...
Çocuk
doğurmanın hep kutsal bir şey olduğu söylenir. Ama bir şeyi kutsal yapan onun
ulaşılmazlığı, korkuyla karışık saygı duyulabilir olması, gizemliliği,
bilinmezliği değil midir? Kural olarak her kadın çocuk doğurabildiğine göre
kutsallık orta malı haline gelmiş olmuyor mu?
O zaman
neden çocuk, çocuk doğurmak kutsal görülür? Mucizevi anlamlar yükleyip
nüfusumuz daha arttırılmaya çalışılır, bakılamayacak bile olsa doğurdukça
doğrulur?
Erkekler için çocuk soyun devamını sağlaması açısından önemlidir.
Genetik açıdan kız da soyun devamını sağlar. Ama erkekler soyun yanında
soyadının da devamını ister. Bu nedenle erkek adamın mutlaka 1 tane erkek
evladı olmalıdır. Bu durumda erkeklere yöneltilecek soru şu olmalıdır: Senin
soyunun/soyadının kıymeti nedir? Sanki kendisi padişah da devletin devamı için
bir şehzadeye ihtiyaç var. Soyadı açısından bakarsak da Yılmaz ya da Kaya
soyadlı kimseler soyadım devam etsin çabasına girmemeleri gerekir, zira her yerde
onların soyadaşlarından var. Eski zamanlarda yaşasak, kızsa başlık parası
gelir, oğlansa tarlada çalışır, iş gücü olur denirdi ama günümüzde o da
kalmadı. O zaman niye evlat istersin be adam?
Kadın için çocuk bir nebze daha önemli kabul edilmiş.
Ne de olsa cennet anaların ayakları altındadır. Bence yorumlanması gereken bir
cümle (Hukukta da kanun maddelerinin yorumu yapılıp bir cümleden 10 farklı
sonuç ve bir o kadar doktrin yaratılır ve öğrencinin bunları bilmesi istenir).
1.görüş: Tüm analar cennetliktir, sen de cennete
gitmek istiyorsan anne ol.
2. görüş: Cehennem, cennetin üst katındadır. Tüm
analar cehennemdedir, haliyle cennet anaların ayakları altında(ki kattadır).
3.görüş: Cennet anaların ayakları
altında denilmiş, amma velâkin bütün anaların ayakları altında denmediğinden
iyi analar cennete, kötü analar cehenneme gider.
Şimdi ilk görüşü kabul edecek olursak tüm anaları
yalnızca ana olmaları sebebiyle cennete gönderdik, bir diğer kalıp yargı olan
‘tüm şehitler cennete gider’ i de kabul edersek ve günümüzde herkese ...şehidi
demeye başladığımızdan analar dışında kalanlar da şehitlik payesiyle cennete
gider. Bu durumda cehennem içi boş bir kavram olur ve var olmasıyla çelişki
yaratır. O zaman neymiş, 1.görüş geçersiz
2.görüşü kabul edersek, iyi insan-kötü insan ayrımı
yapmadan sadece ana diye bir kimseyi cehenneme göndermek olmaz. Zira cehennemi
hak eden var hak etmeyen var. 2.görüş de geçersiz
Doktrinde kabul edilmesi gereken ve benim tarafımdan
da desteklenen 3.görüş en makul olanı. Öyle ana oldum, cennete gideceğim demek
olmaz. 3.sayfa haberlerinde ne analar görüyoruz biz.
Bence çocuk doğurmanın kutsal olduğu miti erkeklerce
yaratıldı. Zaten bir şeyin saçma olduğunu gizlemek, onu eleştirilerden korumak
istiyorsan ona kutsallık atfet. Kadının elinden her şey alınmış. Alamadıkları
tek şey ne? Çocuk doğurmak. O da bir angarya zaten. Bunu gizlemek için de ona
kutsallık yüklendi, cennet senin ayaklarının altında dendi. Kadın da elinde
kalan tek şeyle, çocuğuyla gururlanmaya kalktı. Ne yapabilir ki? Ne siyasette,
ne sanatta ne de hayatta bana yer yok, batsın bu dünya deyip intihar etmek
yerine “aslanlar gibi çocuk doğurdum, anayım ben” deyip kendini aldatma, avutma
yolunu seçti. Kutsal olduğu söylendiği için kadının bunu kötülemesinin de önüne
geçildi. 9 ay karnında taşı, sonra doğum sürecinde birçok acı çek, sürekli
ağlayan, yakınan bir evladın olsun, büyüdükten sonra da verdiği keder
eksilmesin ama gene de seni, onu sevmeye mecbur bıraksınlar. Ama neydi analar
kutsaldı demi.. Hadi oradan ya..Al kutsallık senin olsun.
Benim gibi bu düzeni eleştirenlere de “Hele bir
çocuğun olsun görürsün” denilerek müstehzi ifadeyle süzülmek kaldı. Zaten kalıp
yargıları eleştirenlere hep böyle denmez mi? “Hele bir evlen görürsün”,“Hele
bir çalışmaya başla görürsün”... Bunları duyunca hayatımı hiç yaşamamış gibi
hissediyorum. Öyle değil mi ama? Sanki hayatım çalışınca, evlenince, çocuk
doğurunca başlıyor. O zamana kadar ki tüm evreler boşuna mı yaşanıyor yani.
Hangi aile biz bu çocuğu planlayarak, ölçüp biçerek
yaptık, ona en iyi genlerimizi verdik, mükemmel olacak bu çocuk diyebilir.
Çocuk, haz vermesi için yapılan eylemin yan ürününden başka bir şey değil midir?
Cinsel birleşme ile amaçlanan haz almaktır. Çocuk ise bu ilişkiden doğan ve
taraflarca ‘eee bir halt ettik, sonucuna katlanalım, çocuğu kabul edelim,
sevinelim’ denilen bir varlık. Sperm ile yumurtanın buluşup kaynaşması. Sınavlar
yaklaştı, sivilcelerim arttı diye iyice nefret etmekteyim bu ikiliden. Ne
gereği vardı koşa koşa yumurtaya yapışmanın... On binlerce sperm vardı orda,
niye beni yaratacak olan yarışı kazandı? Keşke başka bir
sperm ulaşsaydı o yumurtaya. Bende var olmamanın mutluluğuyla dolsaydım. Hem bana
sordunuz mu doğmak istiyor musun diye? Sorsalardı kesinlikle hayır derdim. Ne
işim var benim dünyada. Bir sperm, kanalizasyona gitmeyeyim diye yapışmış yumurtaya,
sonra da ben olmuşum. Ne muhteşem bir durum... Çocuk haklarına aykırı sayılsın
bu hal. Benim de bir çocuk olarak yaşamayı istememe hakkım olmalı. Yeni
anayasaya koysunlar bu hükmü.
NOT: Başlık, yarışma programına katılmış bir adamın konuşmasından
alındı. Beyefendi kızına söz vermiş, eğer barajı geçerse kızına kardeş
yapacaklarmış. Pazarlık konusu edilmiş, kızıyla yapılan anlaşma sonucu doğacak
kutsal çocuk...Peeehhh....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder