2 Aralık 2012 Pazar

Derdim çoktur hangisine yanayım....

     70. günle birlikte aknetrent dönemini kapatıp zoretanin çağını başlatıyorum. Bir sonraki ilaç döneminde de roac ı alabilirsem tüm sivilce ilaçlarını tanımış ve tatmış olacak bu beden.
          Ayrıca 30 mg dönemi de bitti. 10 günlük yürüyüş ve ilaç bittiği için boş geçen 4 gün sayesinde kolestrolüm 278 den 262 ye düşmüş. Tabi hala normal sınırların üzerinde ama ivme düşme yönünde olduğundan dozajı günde 40 mg a çıkardı doktor.
     Bioblas ve bepanthen ampul saçımdaki kepeğe iyi gelmişti. Dökülmeler de azaldı ama tam anlamıyla bitsin diye ilaç istedim. Bepanthen ampul-bemiks-evigen üçlüsünü verdi. Saç diplerine sürülüyormuş, gece bekletip sabah saçımı yıkayacakmışım. Ampuller çok küçük, ben onları nasıl yetireceğim bilmiyorum. İnsanlar bu karışıma zeytinyağı veya badem yağı da ekliyorlarmış. Sonra yağı temizlemek için daha fazla yıkamam gerekir, bu da daha fazla zarar verir diye yağ eklemeyi düşünmüyorum ben. Bemiks de kötü kokuyormuş, olmazsa çıkarırım karışımdan.
       Geçen yazıdan beri ne değişimler yaşandı dersek.... Lekelerde hiçbir azalma yok. Eskiden günde 5 tane sivilce çıkarken şimdilerde haftada toplam 5 tane çıkıyor. Zaten 2. aydan sonra sivilce çıkışı çok az oluyormuş. Artık ilacın güzel zamanlarına geldim diye düşünüyorum.
     Yani ben öyle düşünüyordum. Ama daha buna çözüm bulmadan başka bir sorunla karşı karşıyayım. Polikistik over sendromu ya da daha karizmatik adıyla Stein-Leventhal sendromu.
     Adet düzensizliği bende hep vardı. İlk başlarda ergenlik diye, sonraları da çok stresliyim diye önemsemedim. Akne ile ilgili araştırma yaparken polikistik over sendromu hep karşıma çıkıyordu. Belirtilerin uyduğunu görünce bir doktora gitsem iyi olur diye düşündüm ama muayenenin nasıl yapılacağı konusunda korkularım vardı. Ya yumurtalıklarımda bir canavar yaşıyorsa, ya kist varsa, ya 6 aylık ömrüm kaldıysa falan filan... ( En büyük fantazimdir bu. Bir beyin cerrahının  'Beyin tümörünüz var, 6 aylık ömrünüz kaldı' demesi için canımı verebilirim vallahi.) İşte bu seçenekler aklımda dolanıp dururken gitmedim doktora. Sonra ben roac ı içiyorum ama eğer pkos varsa, bu hastalık hormonal olduğundan, alttaki sorunu tedavi etmedikçe bunlar tekrarlar durur diye düşündüm.  Ve erken uyandığım bir sabah 'Poena insan yaptığına değil, yapmadığına pişman olur' deyip çıktım yataktan.
     Randevuyu aldıktan sonra doktorun kapısında bekliyorum. Ama hala tedirginim. Çünkü doktorun kapısında bekleyen 2 tip insan var:
                 1)Hamileler ve eşleri,
                 2)Menopoz başlagıcındaki kadınlar.
 İnsanlarda beni bu tiplere yerleştirmeye çalışıyorlar. Menopoz seçeneği çabucak eleniyor. Hımmmm... Karnı çok çıkmamış.... Hımmm...Yalnız başına gelmiş. Hımmm... O zaman istenmeyen bir gebelik söz konusu olabilir mi? 
      Onlar hakkımda ne düşündü bilmiyorum ama bir ara 'ben hamile değilim yalnızca sivilceliyim' diye bağırasım geldi. Ekranda adımı görünce bağıramadan vardım doktorum yanına.
       Ben kadın doktor isterim diye gittim ama görevli erkek doktor verince itiraz edemedim. (Erkek doktor nefreti için bknz. Kar Beyaz Mendiller). Adet düzensizliği ve akne sorunum var dedim ama nasıl dedim bilemedim. Acayip gerildim. O kadar kitap okudum, film izledim, üniversiteyi bile bitirecek konuma geldim ama bir erkeğe adet düzenini anlatmak ne zor işmiş lan. Tamam o kadar tıp okumuş, hasta yok hastalık vardır, tıpta ayıp olmaz falan biliyordur doktor ama biz tıp okumadık ki. Sanki babama ya bu adetlerimde gecikip duruyor neden ki demiş gibi hissettim. Ben bu hissiyattayken doktor başka sorular sormaya başladı. Karnında, dudak üstünde, göğüs çevrende falan tüylenme var mı diye. Ben sadece yüzümde var dedim. Garip ama şimdiye pko hakkında araştırma yapana kadar dikkatimi çekmemişti yüzümdeki kıllar. Çok fazla değiller ama normal de durmuyorlar. Belki aknelerden ona sıra gelmedi.
     Soru aşamasından sonra ultrason aşamasına geldik. Karın bölgesine bir jel sürüp yumurtalıklarıma baktı ve polikistleri gördü. Karnıma bakıp 'senin tüylenme sorunun varmış' dedi. Onlar genetik bizim aile biraz kıllıdır deyince genetik tüylenme öyle olmaz diye anlatmaya başladı. Tamam doktor geri aldım sözümü deyince sustu. Hormon testi yapalım adetliyken gel dedi. Tamam zaten adetliyim dedim. Lakin kaçıncı gündesin sorusuna 4 deyince olmazı yapıştırdı. İlla 2 veya 3 olacakmış. Ya ne farkeder ha 3, ha 4 dedim ama sonuçlar değişirmiş. Yaklaşık olarak sonuç alınmaz mı ki dedim ben aptallıkla. Evet yaklaşık olarak hasta olursunuz dedi. Utancın üzerine bir de sinir eklendi. Birkaç gereksiz test için 3  tüp kan aldılar. Kevgire döndüm. Hemşirenin biri hamile misiniz diye sordu. Göbeğim o kadar büyük diye karnıma bakarken yok dedim kadına sinirle. Cildiyedeki hemşire de saçın da mı sorun var demişti. Bu hemşireler tahmin oyununu çok seviyorlar. Bir de doğru tutturabilseler tamamdır.
       13 gün sonra sonuçları göstermeye gittim. 9 yaşındaki kardeşim de yanımdaydı. Çocuğu görünce senin mi diye sordu doktor. Tahmin oyununa sen de mi dahil oldun, Brütüs? Daha 21 yaşındayım. Boyum kadar veledi nasıl doğurayım ben ya. Allahım sen beni kimlerle uğraştırıyorsun.
    Sonuçlar normalmiş. Çocuk gafı yetmezmiş gibi ağlıyor musun sen diye sordu bir de. Yok onlar öfke parıltısı, 10 gün önce kıllı dediniz, şimdi onlar normal oldu, 9 yaşındaki veledi oğlum sandınız, dışarıdaki hastalar istenmeyen bir gebeliği sonlandırdığımı düşünüyor ve ben hala sivilcelere bir çözüm bulamadım diye bağırmak istedim ama yalnızca yok kısmı çıktı ağzımdan. Adet olunca gel dedi. Hormon testi de normal çıkarsa ben normal mi, anormal mi sayılacağım bilmiyorum.
     Çok mutsuzum be blog. Ben seni Pucca gibi ünlü olayım, Okan'ın programına çıkayım, zengin olayım, zengin ve yakışıklı prensimle yaşadıklarımı anlatayım diye açmıştım. Oysa şu hale bak. Her gün yeni bir sivilce, her gün yeni bir ilaç yazısı yazıyorum. Belki bize de en iyi sağlık (bence hastalık) blogu dalında bir ödül verirler ha.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder