2 Mart 2013 Cumartesi

Kalbimi azar azar...



      Ocak bitti, şubat bitti ve mart geldi. Ve geldi ile özlemle martı beklediğim anlaşılmasın. Kediler için önemli ama benim için olağan bir ay yani. En fazla takvimde şubat kısmını yırtarım o. Zaman ne çabuk geçti ya. Ben daha yılbaşını hatırlıyorum. Zaman geçiyor tabi. Bazen iyi, bazen kötü, çoğunlukla da bomboş...
     İlacı kullanalı 160 gün oldu. Ama iyi ki kullanmışım cümlelerini hala sarf edecek konumda değilim. Acaba roac kullanmadım diye mi?  Muadili diye aknetrenti, zoretanini tutuşturup gönderdiler elime. Oysa bir halt olmadı. Hala bir sürü leke var. Çarşamba gününe randevu aldım. Doktor gene diyecek fondöten yasak diye. Sanki ben keyfime sürüyorum. Ben de özledim sabah yataktan kalkınca elimi yüzümü yıkayıp dışarı çıkabilmeyi. Her gün fondöten sürmek için vakit harcamamayı, ya da gün içinde silindi mi, aktı mı diye düşünmemeyi, kıyafet denerken bir yere bulaştı mı diye kontrol etmemeyi, ansızın misafir geldiğinde kapıyı açmak yerine odaya koşup kendimi fondötene bulamamayı.Ama olmuyor işte. Hiçbir şey istediğim gibi olmuyor. Ne beynime ne bedenime sahip olabiliyorum. Puffffff
     İbrahim Paşa ile teselli oluyordum. Onu da elimden aldı bu zalım senaristler. Tarih, dram dizisi olarak başlayıp yer yer gerilim, savaş ve en sonunda korku, gizem türüne girmeyi debaşardılar. Bir büyümüz eksikti o da oldu tam oldu. Biz seviyoruz galiba böyle büyü, cin, gibi olağanüstü şeyleri (Ya da zorla sevdirmeye mi çalışıyorlar). Ama en çok Nigar ve Rüstem Paşa'nın hali beni düşündürüyor. Mr and Mrs Smith misali her ikisi farklı taraflara çalışıyor. Gerçi filmdeki gibi sonda bir aşk hikayesi olmaz,çünkü Rüstem ile Mihrimah'ı baş göz edeceğiz biz. Malkoçoğlu ile Mihrimah'ın arasını da bozdu. Yazık bu Mihrimah'a ya. Taşlıcalı'ya meyletti olmadı, Malkoçoğlu'na gitti olmadı. Garibim sonunda Rüstem'e kaldı. Yazıklanacağım diğer kişi de Lütfi Paşa. Sultan eşi olunca dünyayı fethetsen boş. Kadın bir olmaz diyor öyle kalakalıyorsun paşa.
       Süleyman'a da uykular haram oldu. En çok bunu sevdim. Bir adama onca yıl dostum de, sonra adamı boğdurt, ardından da tek gözyaşı dökme. Olacak iş mi bu. Gerçi günahını almışım, Hürrem için bir sürü şiir yazan Muhibbimiz İbrahim'i de unutmamış ve şu dizeleri yazmış:
"Kalbimi azar azar İbrahim,
Yaktın ama çaresi mümkün değil.
Beni bir ateşe bıraktın ki,
Nemrut'un ateşi ona benzer delil."
 

  Onca yıllık  dostluğu şu 4 dizeye sığdırdın ya aferin sana Süleyman. Gerçekten muhteşemsin. Otur yüz.
     Mr and Mrs Smith'den sonra diğer film atıfı da Fight Club'a olmuş. Aynı zamanda dejavu da söz konusu. Gün gelir devran döner, Hürrem, Mahidevran'dan dayak yediği yolda bu sefer Hatice Sultan'ı döver. Tarih tekerrürden ibarettir diye boşuna demiyorlar. Yeni bölüm fragmanı da yayınlanmış, ama hiçbir şey anlaşılmıyor. Hürrem nasıl yakayı kurtaracak acaba? Çok merak ettim şimdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder