Zor bela kendimizi otobüse attık. Ver elini uykunun kollarına. Mola yerine kadar uyumuşum. Bolu tünelini de göremedik. Artık dönüşte görürüz.
İstanbul sınırına girdiğimizi, rapunzelin gereksiz bir sorusu üzerine bölünen uykumdan sinirle başımı sağa çevirip
gördüğüm tabeladan anladım. Uykusuzluktan dolayı ne bir sevinç ne de bir mutluluk
hissettim. Zaten duygu özürlü bir kimseyim, uykusuzluk iyice zombi yaptı
beni.
İstanbul’a girer girmez binalar
karşıladı bizi. Köy kent ayrımı kalmamış burada. Her yer şehirleşmiş. Ama şehirleşme
denilen şey yalnızca bina dikmekle kalmış. Kültürel olarak batmış burası. Çocukluğumun
şehri katledilmiş. Tabi o zaman bilmiyordum bu gerçeği.
Boğaziçi Köprüsü’ne geldiğimizde
nefesim kesildi. Orman ve deniz. Yeşil ve mavi. Denizden geçen NS Leader adlı
bir gemisi. Hala güzel bir şeyler kalmış burada. İstanbul denildiğinde aklıma hep
köprü geliyor. Şuracıkta ölseydim keşke...
Çok trafik yoktu şansımıza. Ankara çölündeyken
İstanbul’un toprağını öpeceğim demiştim ama toprak falan hak getire. Her yer
asfalt olmuş. Asfalta da yapışacaktım ama amcanın teki otobüsü yıkadığı suyu
foşşş diye yere dökünce vazgeçtim bu düşüncemden. Sıcaktan asfalt kokmaya
başlayınca çok durmadan terk ettik orayı. Yengeye biz geliriz eve dedik ama
nasıl gelecez. İstanbul 6 ayda bir yenileniyor. Sora sora metroyu bulduk ama
bilet satan yer yok. Tüm jetonları doldurmuş bir kutuya. Yakında her şey
otomattan satılacak. Ankara metrosunda yan yana oturuluyor, burada ise yüz yüze
oturma düzeni benimsenmiş. Soğuk memleket Ankara’da insanlar başkasının yüzüne
bakmak istemez ki.
Turizm
şehri olduğundan duraklar İngilizce de söyleniyor. Lakin station yıldız teknik
üniversitesi ne la. Üniversiteyi niye Türkçe söylüyorlar. Garip bir hal olmuş.Metrodan çıkıp Şirinevler köprüsüne geldik. Köprünün başına zina suç sayılsın diye kocaman bir pankart asılmış. Ne oluyoruz hacı... Beni böyle mi karşılayacaktın İstanbul.. Beni beni.. 6Sütunda okuyan bir hukukçuyu... Acelemiz olmasa pankarta bir suikast düzenleyecektim.
Şirinevler de New York gibi olmuş. Her yer mağaza ve tabela. Ama insanları boktanlaşmış. Abazanlar sarmış etrafı. Yarım kollu tişört giydiğim halde abuk abuk bakıyorlardı. Minibüste kardeşim bir erkeğin yanına oturmuştu. Adam yol doyunca ters ters bakmış. Ankara’ya laf ediyorum ama asıl medeniyet yeri orası. İstanbul Afganistan’a dönmüş.
Şehir sineklerin de istilasına uğramış. Bataklığa dönmüş diye boşuna demiyorum ben.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder