12 Ocak 2013 Cumartesi

Bırak Dağınık Kalsın....

        Sınavların hepsinden AA almışım. Yalnız notlarıma bakarken yalnız değilmişim. Ben OBS ye bakarken o da bana bakıyormuş.o....Hayatımın erkeği..... Sonra bende farkettim bana baktığını... Sonra onu yaptık, bunu yaptık.... Şimdi onunla beraber Karayip Adaları'nda martinimizi yudumlayıp güneşin batışını seyreyliyoruz. Hayat ne güzel... Gerçekten hayat ne güzel......

      Dememi beklemeyin. Berbatsın hayat. 2013 tür belki uğurlu gelirsin falan dedik ama yok. 2012 den farkın yok. Milli piyango yalan olmuş, noel baba kapıma uğramamış. Onu bir yakalasam zaten önce kendisinin sonra geyiklerinin bacaklarını kıracağım.
      Sınavlarım bitmedi daha. Girdiklerimi de 1 ayda anca okurlar. OBS ye girmek AB ye girmekten zor. Hadi girdin diyelim AA almak mümkün mü? Hadi diyelim AA yı da aldım , gözüm ondan başkasını görürdüm. O andan itibaren benim için her şey A olur.
        Sonra yakışıklı bir adam bulacağım da Karayiplere gidip martini yudumlayacağım. Hem de güneşe karşı.... Bu Ankara ayazında bir tarafım donarken kurulabilecek en romantik ama en imkansız hayaller üşüşüyor zihnime. Ahh beynim, ahh aklım... Keşke size kavuşabilsem. Karayiplere gitmeyi akıl eden şu zihni bir türlü bu ana, şimdiye getiremiyorum. Ya tarihin derinliklerinde kralların sofrasında bir soylu, ya da imkasız bir geleceğin peşinde bazen bir piyanist, bir kahraman, bir gezgin....
       2 haftadır beta okumaktan mütevellit kör olacağım. Ama şu 2 haftada beni kahkahalara boğan şey de beta oldu. Perşembe gecesi medeni usul çalışıyorum. Geçen seneden beri notlara hiç bakmadım ve sınava yalnızca 24 saat kalmış. Bir taraftan kitabı okuyorum bir taraftan betayı. Diğer tarafım ise muhteşem yüzyılın yeni bölümünü izleyemediğinden dolayı kaderine lanet ediyor. Perşembe günlerine zinhar sınav konulmamalı. Kıymetli evrak belası yüzünden diziyi izleyemedim. Sonra usul yüzünden Perşembe de izleyemedim. Bu sinirle çalışırken geceni 2 sinde resimdeki cümleler karşıma çıktı. Nasıl gülme krizine girdim anlatamam. Bir çaresizlik hali ancak bu kadar içten ifade edilir. Belkıs Akkale görünümlü usul hocası döke saça anlatmış dersi. Garibim betacı nasıl anlamlı bir şekilde aktarsın anlatılanları bize. Zaten bunalmış kendisi. 2. dönem not tutmayacakmış. Bu hocalar insanı işinden ederler.
       Bende bırakacağım düzeni. Dağınık kalsın her şey. Bilinç akışı tekniğiyle başlıyorum anlatmaya.....
      İbrahimmmm... İbrahimmm. Benim güzel vezir-i azamım.Meçhule giden gemi bu bölümde kalkacak. Cuma eve gelir gelmez izledim son bölümü. Sonra fragmanın yayınlandığında elim gitmedi izlemeye. Sonra dayanamadım tabi izledim. Cellatlar sana doğru gelirken içim sızladı. Yazıktır günahtır bu adama. Okan giderse hiç izleseyim kalmaz benim.
      Şu lanet sınav takvimine göre perşembe gene sınav var.Deniz ticaret hukuku. Kıymetli evrakı anlatamamış zat ( kadınları 32 den erkekleri 35 ten sonra deforme sayan zihniyet), o derse de geliyor. Orada da İstanbul'a gidin, denizden geçen yük gemilerini mutlaka görün diyordu. Evettt en kısa zamanda İstanbul'a gideceğim ve denizden geçen yük gemilerine bakıp acaba bunlar kaç tonilato diye düşüneceğim? Ooofff ben o sınava girmek istemiyorum. Hatta 16 Ocak'tan sonra ben o acı ve elemle nasıl sınavlara gireceğim? Nasıl beta okuyacağım?
      Sivilceler gitti. 1 haftadır hiç sivilce çıkmıyor. Doktora sinirlenip diyeti bozdum, cips, patates kızartması, tatlı yedim ama gene de çıkmıyor meretler. Kırmızı lekelerle baş başa kaldım. Bunlar sıkılmıyor da.
     Doktor dedim de hala sinirliyim ona. Beta okumadığım yani boş kaldığım zamanlarda aklıma hep yapamadığım konuşma geliyor. İyice sinirleniyorum.
     Cuma sınav sabahı bir yandan ders çalışıp bir yandan ölü deri parçalarını yok etmek için dudağımı ovalıyordum. Ovalayayım derken yüzdüm bayağı. Sonra kıpkırmızı dudakla sınav girdim. Çok acıklı.
        Sınav da bir garipti doğrusu. Öncelikle gözetmen olarak en nefret ettiğim asistan Bayan T geldi. Ben eşyalarımı toplayıp gideyim dedim. Koskoca medeni usule yalnızca 1 gün çalışmışım, boş kağıt vereceğim, hem de T ye vereceğim o kağıdı. Yüzündeki o aşağılamayı görür gibiyim. Öde çalışmamanın bedelini Poena. Oturdum yerime. Sonra Belkıs Akkale geldi. Sınav taktiği verdi biraz. Kağıtları dağıtmaya başladılar. Başladım yazmaya. Geçen sene o kadar okuduğum halde 30 larda bir not almıştım. Gerçi tüm sınıf kötü not almıştı. Bu sene aşarım kendimi 40 alırım ben. T görsün diye kağıdın ön ve arka kısımlarını iyice doldurdum ama içi boş kaldı. İç sayfalardan birinde doğru yanlış ve yanlışın neden yanlış olduğunu açıklayacak bir bölüm vardı. O sayfa pek beyaz kaldı. Ya tüm önermeler doğruydu ya da 1 günlük çalışmayla bana her şey doğru gibi geldi.
         İbrahimmmm... İbrahimmm... Son birkaç bölümde tarih dizisi çekiyoruz ayağına konuşmalara eski kelimeler katıyorlar. Zinhar hep vardı da mütevelllit deyip durmaya başladı Paşa. Ha bir de "deyu" var. Ne güzel diyor öyle. Deyu bana hep Yunus Emre'yi hatırlatıyor. 'Şol cennetin ırmakları, Akar Allah deyu deyu..'
         İbrahim ölme ya. Aslında ben İbrahim için üzülmüyorum. Okan'ın diziden ayrılacak olması beni kahrediyor. Şimdi kim paşa paşa dolaşacak? O güzel kürkleri, kaftanları kim giyecek? Sonra o gıcık Hatice'ye kim güzel bakışlar atacak? Şöyle alttan alttan gülecek. Kim Dante'den bahsedecek? Ahhhh, içimdeki acı dinmiyor.
        15 gündür yaptığı spor bana yarım kilo verdirdi. Sürekli tartıya çıkyorum hep 56 nın altında çıkıyor. Ya tartı bozuk ya da hakketen verdim. Yarım kilo olduğundan verdiysem bile nereden gitti bunlar anlayamıyorum. Ama ben zaten kolestrol düşsün diye yapıyorum. Aslında kilo vereyim diye yapıyorum ama kolestrol düşsün diye yapıyorum diyorum. Kolestrolün niye yüksek sorusuna da susuyorum. Anayasa madde 20 özel hayatın gizliliği... Aman kızım her şeyini herkese anlatma. Gazoz da içmeyeyim, değil mi anne?
        Ben bonibon yiyeceğim. Sen de ister misin İbrahim? Bırak işlerini gel yanıma. Devlet-i Aliyye biraz dağınık, hünkarın da biraz yalnız kalsın....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder