4 Ocak 2013 Cuma

Yine De Dönüyor.....



       Galileo Galilei, güneş merkezli evren teorisi kilisece kabul edilmeyip yargılanırken söylemişti bu sözleri. Belki de yargılandıktan sonra....Tarihin bilinmezliği... Ya da benim cehaletim.
       Benim dünyam da dönüyor. Tansiyonum 8 e 7 oldu. Bu sefer tıp, tedavi değil hastalığımın nedenini teşkil ediyor.
       Dün doktora gittim. Kötü bir gün yaşayacağım sinyallerini sabahtan vermişti. Telefonumun sesine uyanamadım, annemin o gün uyuyası geldi ve neticede ben randevuma geç kaldım. Randevuyu yakalasam 9.30 da bitecekti işim. 10 çeyrekte evde, kahvaltı masasının başında olacaktım.. tım tım tım....
       Sınav döneminde olduğumdan dün gitmem zorunluydu. Bende randevusuz gittim hastaneye. 9 da gittim 44 sıra numarası ile saat 11 e kadar bekledim. Tam benim adım ekranda yandı ki, geç gelen bir hasta, annesinin ısrarları ile girdi içeri. 30 unu çoktan geçmiş ama bir annesinin elini tutmadığı kalmış sayın A.D hem geç geldi hem de dakikalarca içeride kaldı. Bende kapının önünde... Hem de sap gibi.... Bugünkü sınava çalışmam gerekirken hastane köşelerinde saatlerimi yitirdim. Açlık, bekleyiş, sınav stresi sinirlerimi gerdi. Bir de o A.D ve anası... Sinirlerimi gerim gerim gerdikten sonra çıktılar, ben de hışımla içeri daldım.
      "Günaydın roac kullanıyorum. 3 ay bitti. Kontrol için gelmiştim." Doktor oturun dedi. Bunlarda adet bu herhalde. Gittiğim her doktor oturtmaya çalışıyor. Alt tarafı kan testini isteyelim diyeceksin ne demeye buyur ediyorsun ki. Otur otur otur. Ota boka otur dersen tabi ki işin geç biter. 
      Neyse oturdum ben. Yüzün iyi görünüyor dedi. Daha lekeler geçmediği için ben öyle hissetmiyorum dedim. Bunu yüzü asıldı. Memnun değilseniz bırakın, bu şartlarda tedavi edemem ben dedi. Sinir bende hararet yapar, bir de kadın söylenince gönül isterdi ki ceza hukuku alanına giren davranışlarda bulunayım, bir hakaret olur, sövme olur, darp olur...  Ama kanun kamu görevlilerinin görevi dolayısıyla mağdur olduğu suçlarda daha fazla ceza öngörüyor. Yok öyle demek istemedim gibi bir şeyler söyledim. Bu seferde umursamaz bir tavır ve lanet bir ses tonuyla testi istedim dedi. İşte o an gerçekten çizginin diğer tarafına geçmeyi istedim. Keşke ceza kanununu hiç öğrenmeseydim. Tüm davranışlarıma engel oluyor. Karşı çıkışım bir hakaret suçuna vücut verebilir diye her şeyi içime atıyorum.
     A.D ve anasıyla kan sırasında karşılaştık. Onlar da kurtuldular elimden. Kan verdikten sonra pamuğu yeterince bekletmeden otobüse koştum. Sonra baktım orası morarmış. Hay ben bu günün diye başlayan cümlelerim yolculuk boyunca devam etti. Evde hemen karnımı doyurup başladım çalışmaya. Ama nafile... Aklım kaldı doktorda. Kadını da erkeği de ayrı dert. Egosu everest olmuş insan evlatları... İstiyorlar ki her hasta gelsin ayaklarına kapansın, el etek öpsün, reçete için yalvarsın, tedavi sonunda şükranlarını sunsun.... İyi dedi şu yüzüme ya. Ne iyisi. Tamam belki 3 ay roac kullanmış olanlara göre iyi,  lakin sağlıklı bir bireye göre halim berbat. Ama tıbben çok iyiymişim.
      Sinirliyen ders çalışılmıyormuş, onu anladım. 14.30 da sonuçları almak için gittim. Ama kanımı inceleme gereği görmemişler. Ne gerek var ki kan testine? Çoookkkk sağlıklıyım zaten ben, değil mi? Laboratuvara gidip sonuçları sordum. Adımı aldı, içeri girdi. Sonra da sizinki cihazdaymış, 20 dakikaya çıkar dedi. Ben de yedim. 11 de verdiğim kanı ancak bu saatte cihaza tıkabilmişler, sağolsun, varolsunlar.
      Sonuçları göstermek için tekrar sıra aldım. 608. Doktor hala 90 lardaydı. Saat oldu 3, oldu 4, oldu 4.30. Ama kapı hala hasta dolu. Yalnızca onun kapısı kalabalık. Diğer tüm doktorlar, sekreterler gitti. Bir biz hastalar kaldı, bir de doktor hazretleri. Ekranda bekleme sırasında dahi adımı göremeyince durumu sekretere söyledim. Sonra hazret, ben acizi içeri davet etti. Gene "oturun" eşliğinde...  Saat 5 e çeyrek var hala oturun diyor. Neyse uzatmadım oturdum. Kolestrol 262 den 234 e düşmüş. 10 gün boyunca günde 40 dk spor yaptım, tabi düşecek lan. Zaten gün içindeki en iyi şey buydu. Ama bir işe yaramadı aynı dozda devam et dedi. Reçeteyi yazdı ve birden nutuğa başladı. Tedavi için güven gereklidir,eğer memnun değilseniz bırakabilirsiniz, doktor seçme hakkınız var bla bla.....
       Bir tıpçının, ben dururken haktan hukuktan bahsetmesi üzerine tepem iyyice attı.
      "Ben tedaviden memnun değilim demedim. Yalnızca yüzümün iyi göründüğünü düşünmüyorum dedim. Siz roac ı 3 ay kullanmış hastalara göre değerlendirme yapıyorsunuz, ben ise yüzümün 3 yıl önceki haline göre. Verilerimiz farklı olduğu için, sonuçlarımız da farklı çıkıyor. Hem ben hukuk okuyorum. Takdir edersiniz ki haklarımı sizden dah iyi bilirim. Hasta Hakları Yönetmeliği madde 9 gereği doktor seçme ve değiştirme hakkına sahibim. Haaa bu arada Tıbbi Deontoloji Tüzüğü madde 18 gereği doktor da mesleki veya şahsi sebeplerden ötürü hastasına bakmaktan çekinebilir. İyi akşamlar..."
    ......................   
      Diyemedim ya la. O odadayken bunların hiçbirini diyemedim. Kadının biri benim -hukuku bitirmek üzere olan bir öğrencinin- karşısına geçip sizin haklarınız var dedi ve ben ona hiçbir şey diyemedim. Bir de ben öyle demek istememiştim gibi ezik cümleler kurdum. Onca yıl oku ama kendi hakkını bile savunmaktan aciz ol. Tek yapabildiğim tutmayacağını bile bile eve dönüş yolunda tıp alemine lanet okumaktı. Şeytan diyor ki tıp hukukunda uzmanlaş ve tüm doktorları görev kusuru sebebiyle attır içeri.
       Oooofffffffffff ooofffffffffff.. Elin tıpçısı bile bana hak diyor hukuk diyor, bir de ben hukukçuyum diye geçiniyorum. Mesleğimin yüz karasıyım ben.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder